Tüm kadınların yaklaşık yüzde 80’i hayatlarının bir noktasında miyomlarla karşılaşır. Rahim duvarının kas yapısından köken alan ve iyi huylu tümörler olan miyomlar toplumda oldukça sık görülmektedir. Nedeni tam olarak bilinmeyen miyomlar farklı boyutlarda olabilir. Miyom tedavisinde uygulanacak yöntem miyomun büyüklüğü, yerleşimi, sayısı, hastanın çocuk sahibi olmak isteyip istememesi gibi faktörlere göre değişiklik gösterebilmektedir. Memorial Ankara Hastanesi Jinekolojik Onkoloji ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Murat Öz, miyom ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
Miyomların neden oluştuğu tam olarak bilinmemekle birlikte östrojen ve progesteron gibi kadınlık hormonlarından etkilendiği düşünülmektedir. Erken yaşta adet görme, bazı genetik varyasyonların varlığı, yağ-karbonhidrat ağırlıklı beslenme ve gebelik sayısı gibi miyomlar için risk faktörleri vardır. Tanımlanan bu risk faktörlerine rağmen, risk kümesinde olmayan bireylerde bazı durumlarda rahim miyomları gelişebilir. Bazen tam tersine bu risk faktörlerine sahip kişilerde miyom oluşmayabilir.
Bazı miyomlar büyük sorunlara yol açabilir
Miyomların boyutu değişebilir. Bazı miyomlar portakal-greyfurt büyüklüğünde veya daha büyükken bazıları milimetre cinsinden görünebilir. Çoğunlukla küçük olan miyomlar genellikle önemli bir acıya neden olmaz. Ancak sayısı, boyutu ve konumuna bağlı olarak miyomlar da sorunlara neden olabilir. Bu sorunların ortasında artan adet kanaması, pelvik ağrı ve baskı, doğurganlık ve gebelik sorunları yer alır.
Muayene, ultrason ve gerekirse MR ile kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından kolaylıkla teşhis edilebilen miyomlar, hastada herhangi bir rahatsızlık oluşturmuyorsa tedavisiz takip edilebilir. Şikayetler netleşirse ilaç tedavisi veya cerrahi seçenekler değerlendirilir. Hastanın çocuk sahibi olma isteği, myomların sayısı, boyutu ve yeri gibi faktörler tedaviyi belirlemede rol oynar.
Medikal tedaviler şikayetleri azaltır
Medikal tedavilerin ortasında yer alan demir bazı, miyomlara bağlı aşırı kanamalara ve kansızlık gelişimine karşı kullanılır. Ağrı kesici ve ateş düşürücü etkileri olan non-steroidal antiinflamatuar ilaçlar, adet kanamasını ve miyomlara bağlı krampları azaltmak için verilir. Doğum kontrol ilaçları ve cihazları da adet kanamasını azaltmak için kullanılan aktif formüllerdir. Uygulanan bir diğer medikal tedavi ise antifibrinolitik tedavidir. Bu ilaç seti adet kanamasında pıhtının erimesini önleyerek pıhtı oluşumunu ve kanamanın boyutunu azaltmayı amaçlar. Bu yöntem hem kanama miktarını hem de krampları azaltır. Medikal menopozu sağlayan GNRH analogları östrojen ve progesteronu baskılayarak miyomların azalmasına katkıda bulunur.
Cerrahi prosedür kişiye özel belirlenir.
Miyom varlığında duruma göre uygulanabilecek cerrahi tedaviler şu şekilde sarılabilir:
Miyomektomi: Şikayetlere neden olan myomların rahmi koruyarak alınması işlemidir. İleride çocuk sahibi olmayı planlayan hastalarda uygulanması gereken cerrahi seçenek miyomektomidir. Laparoskopik ve robotik sistemler gibi minimal invaziv sistemlerle yapılabileceği gibi açık cerrahi şeklinde de yapılabilmektedir.
Uterin arter embolizasyonu: Girişimsel sistemler ile hem miyomlara bağlı adet kanamalarının azaltılması hem de rahmin kanlanmasını azaltarak miyomların ve dolayısıyla miyomların rahim damarına tıkayıcı madde verilerek boyutlarının küçültülmesi amaçlanır. Rahim kanlanması bozulduğu için ileride çocuk sahibi olmak isteyen hastalar için uygun bir sistem değildir.
Manyetik rezonans kılavuzluğunda ultrasonografik ablasyon:MR rehberliğinde odaklanmış ultrasonik dalgalar ile miyomların küçültülmesi amaçlanır.
Endometrial ablasyon: Endometrial kaviteyi ısı kullanarak yok etmeyi ve böylece kanamayı azaltmayı amaçlayan bir tedavidir. İleride çocuk sahibi olmayı düşünen bireyler için uygun bir seçenek değildir.
Histerektomi: Miyomlara bağlı şikayetlerin kesin ve kalıcı analizi rahmin alınmasıdır. Açık ya da deneyimli cerrahlar tarafından laparoskopik ya da robotik yöntemlerle yapılabilmektedir.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
